Sayfalar

27 Şubat 2010 Cumartesi

Denizli'de Denizli'ye karşı 'sistem gereği' oynamayan Anelka Milano'da İnter'e karşı oynadı

Şu Anelka ve hikayesi...
Komikos oğlu komikos!
Her sistemde, her takıma her sisteme karşı oynuyor ve bu bizim fos yorumcu tayfasına fena halde kapakos olsun!
Daha dün Milano’da İnter’e karşı Ancelotti’nin sisteminde de oynadı.
Hem de ilk 11 de...
***
O dünlerde bizim statükocu, demode, playstation yorumcusu tayfa her hafta, ”bu sistemde Nobre oynar, Nobre oynamazsa Semih oynar, Anelka oynamaz filan“ dedi.
Seyirci istedi diye Bursa maçında Guiza’yı oyundan alan oportunist Daum, maçtan sonra başına iş almamak için Denizli’de oynatmadı Nic’i.
Nobre 11’de başladı.
Semih 60 küsurda mı ne girdi.
Nic de 70 küsurda mı ne...
Belki de 80 de...
Sonra...
Şampiyonluk gitti!
Uluslararası piyasada en çabuk paraya çevrilebilecek, diğerlerinden farklı tek oyuncusu vardı.
O!
Oynatılmadı!
Sistem gereği!
Sonra...
Daum yol verildi, doğru dürüst alıcı çıkmadı, üç paraya bilmem nereye gitti, Nic ise lokum bir sözleşme ile Bolton üzerinden Chelsea’ye...
Bitmedi!
Sonra FB, bu Daum’u 3 sene şampiyon yapsın diye geri getirdi.
Üstelik senelik 3,5 mu ne ödüyor...
Euro!
Küçük bir detay belki ama...
Nic, euro, dolar gibi, her yerde geçiyor, Daum eski ‘Bulgar Leva’sı gibi’...
Sadece ‘içerde’ geçerli!
Fenerbahçe’de!
Bu bir!
Bizim anaların karnından, istisnaları saymazsak, uluslararası futbolcu, hoca, hakem filan hiç çıkmaz, ne hikmetse, hep uluslararası yorumcu çıkar.
Bu iki!
Uluslararası futbolcumuz, hocamız, hakemimiz, takımımız filan yok ama uluslararası yorumcumuzun sayısı, elimi sallasam yorumcuya çarpacak durum vaziyetlerinde.
Bu üç!
Analarımızın karnından bu kadar bol futbol bilmişi çıkmasının sebebi analarımızın sütü herhalde.
Bu dört!
Bize gelmeden önce ve bizden gittikten sonra her takımda ve her sistemde oynayan sadece burada ‘sistem gereği’ oynayamayan ve oynayıp oynamaması her hafta tartışılan Anelka’nın durumunda bir arıza yok mu?
Var!
‘Bizim sistemde’ arıza var!
Löw’ün ‘futbola yakınlıkları Türkiye’nin, Avustralya’ya yakınlığı kadar ‘ dediği analarının karnından ‘yorumcu’ çıkan bu arıza zevat bu arızalı sistemde çok çabuk da ürüyor.
Bu beş!
Bizim kerameti kendinden menkul yorumcu tayfası, istisnaları hariç, sadece bu sistemde yorum yaparlar, bu sistemin kıymetini bilsinler!
Bu da altı!
***
2010 Milano...
Cech-İvanoviç-Carvalho-Terry-Lampard-Mikel Obi-Ballack-Malouda-Drogba-Kalou ile ilk 11’de Nic!
2006 Denizli...
Rüştü-Serkan-Önder Turacı-Luciano-Ümit-Mehmet Yozgatlı-Aurelio-Appiah-Tuncay-Alex- Nobre ilk 11’de...
O yok!
Sistem gereği!
Turacı-Yozgatlı ilk 11’de.
O yok!
Ve...
Yiyim böyle sistemi!
Bitmedi!
Nic, Chelsea’de Hiddink’in sisteminde de oynadı, Scolari’ninkinde de...
17’sinde Arsenal’deydi...
18’inde Arsenal’in, 20’sinde Real Madrid’in sisteminde oynadı.
PSG ‘nin sisteminde de oynadı, Liverpool’unkinde de...
Manchester City‘nin sisteminde de...
Fransa Milli Takımı’nınkinde de...
Bitmedi!
FB’den sonra Bolton’a gitti, Bolton’un sisteminde oynadı.
Çok gol attı.
Kral oldu!
Chelsea 20 milyon mu ne verdi, aldı.
4,5 yıllık sözleşme yaptı.
Hala oynuyor.
Oynar...
Oynayacak...
Nobre, Semih yok orada...
‘Bizim sistemler’ de...
‘Bizim arızalar’da...
***
Dün kanalları gezerken bu arızalardan birini FB’yi yorumlarken yakaladım, ”bu sistemde Guiza oynamaz Semih oynar“ diyordu.
Hala aynı yerde!
***
İnsan bir milim bile mi ileriye gitmez ya?

ADNAN ÖZTÜRK LİSECİ-LİSELİ YAZILARIMA NİYE ALINIYOR
Adnan Öztürk ‘liseci-liseli’ yazılarıma alınmışmış.
Niye?
***
Şöyle yazmışım;
...Lise’lerinden olmayan Galatasaraylı’yı ‘zenci’, kendilerini kulübün sahibi gören ‘beyaz liseci-liselilere’ sulanıyorum yıllardır.
GS küçük fotoğraf, büyük fotoğrafta bu ülke var ve ülkenin kaderini bile etkiliyor bu çağdışı bakış açısı.
Ne Lise’ye ne liselilere lafım yok, olmaz, olamaz, bu haddim değil, geri kalan liseliler de benim gibi düşünüyor, bu zevattan en az benim kadar yaka silkiyor zaten.
GS’ın önündeki en büyük engel bu kafa!
Hemşehricilik, particilik, kendinden olanı kollamacılık, hamili kart yakınımdır’cılıktan çok çekmiş ve hala çeken bir milletin bir evladı olarak tuttuğum takımın hem de batıya yakın denileninin içine çöreklenmiş bu kafatasçı, kayırmacı kafa bütün ayarımı bozuyor...
Ne var bunda?
Adı geçmemiş, A’sı geçmemiş Öztürk’ün, hakkında olumsuz bir düşüncem de yok!
Her GS yönetiminde olması gereken biri!
Onun gibi uluslararası ve iyi eğitimli bir profesyonelin altına imza atması lazım bu bakış açısının.
Hiç bir GS Başkanı’ndan ve etrafından duymadığım, alışık olmadığım ‘bel altı’ tepkileri son günlerde bir GS Başkan adayının yakınındakilerden duymak şaşırtıyor beni.
Ayrıca...
Lise’nin sahibi mi, liseci-liselilerin sözcüsü mü?
O da mı bir ‘amansız liseci-liseli’?
Eyvah mı?
Polat’ın da içinde olduğu önceki yönetim için bu köşede olumlu tek yazı yazmadım ve neler yazdım neler, patronumun kardeşi Murat Yalçındağ, Polat’ın ve Üstünel’in en yakınındaki kişiydi, ne o,ne de patron gık bile demedi!
Böyle gördüm ben.
Bu kadar alıngan olmamalı Öztürk!
Alman liseliyim, bireyciyim, biri “Bu Alman Liseliler şöyle böyle“ filan dese gülüp geçerim, ‘şöyle böyle’ değilsem, bana ne!
***
Nur Danişmend bu ülkeden çıkabilecek en ideal federasyon başkan adayıydı.
Hem basketbolcu, hem birinci sınıf basketbolcu, hem sporcu ruhuna sahip, hem profesör, hem iyi bir aile babası filan...
Bitmedi...
Scooteri de var ve her yere onla gidiyor!
Daha ne olsun.
Bir şanstı basketbol için.
Aday oldu.
Etrafını Demirel’le hesabı olanlar sardı, hatta sarrrdı.
Şer cephesi oluştu.
Demirel düşmanı olan bana bile Demirel o seçimde ilk kez sempatik geldi.
Nur abi kaybetti.
Basketbol kaybetti!
***
Öztürk’ün etrafında da ‘şer cephemsi’ bir şekillenme var.
Farkında mı?
Polat’la bir şekilde hesabı olan veya Polat’ın o, bu, şu sebepten önünü kestiği bir sürü insan onun yanında saf tutuyor.
***
Sevgili-sayın Öztürk...
Polatçı filan değilim, kimseci değilim!
Sadece şu;
‘Beyaz Galatasaraylılar’ ona karşı birleştikleri için bir ‘zenci Galatasaraylı’ olarak sempati duymaya başladım Polat’a!
Hepsi bu!
***
Anladikos mu?